Şu salgın hastalığın hayatımıza girdiği günlerde “Salgın sonrası yaşamımızda hiç bir şey eskisi gibi olmayacak” cümlesi de girmişti.
Yer yer sıkıcı, yer yer aksiyonlu ve eğlenceli geçen bir karantina döneminin ardından; Haziran başı itibarıyla “hadi bakalım normalleşin, ama sosyal mesafenizi koruyun” denildiği andan itibaren de gördük ki bizde pek de bir şey değişmemiş.
“Normal” dediğiniz çok değişken bir şey bir kere bunu anlayalım.
Öyle evden dışarı çıkmamak, sarılmamak, yaklaşmamak, ellerini bin defa yıkamak, evde ekmek yoğurt vs yapmak karantina normaliydi. Bugünün normali, maskeleri dirseğimize, bileğimize takıp kendimizi sokaklara atmak, mekanları doldurmak, tatil planlarını hayata geçirmek vs.
Vaka sayısı artıyor olsa da devletin yeni normali de çalışın, para kazanın, tatile gidip para harcayın. Ekonomi çarklarını döndürün bu arada aman sosyal mesafeyi koruyun” noktasına geldi.
Bütün bu normal-anormal sürecin tamamı 4-5 ay gibi bir sürede böyle evrildi.
Yani şu ara yaşadığımız “yaz normali”. Eylülde de sonbahar normali olur her halde. İşte ne bileyim “on line okul” falan normalleşir belki.
Bu işin salgın hastalıkla ilgili kısmı; eksik ya da yanlışları bir yana, önlem almanın gerekliliği tartışmasız elbette.
Ancak toplumsal hayatın geri kalanında da normal- anormal kavramımız değişiyor. Aslında anormal olan bir sürü şey de normalleşerek hayatımızın tam ortasına çörekleniyor…
Bu yazıda konumuz; “normal-anormal” anlayışının değişkenliği…
Toplumu değiştirmek istiyorsanız normallerini bozarsınız. Bu nasıl olur. Şöyle; bir yanlışı o kadar sık yaparsınız ki, o yanlış olmaktan çıkar ve anormal olan normalleşir. Ki son yıllarda yaşadığımız tam da budur… Göz göre göre, değerlerimizi yitire yitire değişiyoruz…
Öyle bir hale geldik ki; kalbimizin; “ Bu yanlış, normal değil, doğru değil” dediğine zihnimiz, “N’apıcan, eğriyi doğruyu göstermek sana mı kaldı? Herkes böyle yapıyor demek ki normal olan bu” diyor ve eğri-doğru birbirine karışıyor.
İki sevgilinin öpüşmesi anormal ama kızını dedesi yaşındaki birine parayla satmak normal…
Kendi paranla içki içmek anormal, ama hak yemek normal!
Son yıllarda eğitimli genç işsizliği sürekli artışı ve atanamayan öğretmen intiharları da normal!
Babanın kızına şehvet duyabileceğini iddia eden “din adamları!” artışıyla pedofili, taciz, tecavüz suçları normal!
Katillere caydırıcı cezalar vermeyen mahkeme kararlarıyla kadın cinayetleri ve sıradan ve normal hale gelmedi mi!?
Şimdi de salgını bahane edip işten çıkarmalar, karantina koşullarına dayanamayıp kapanan iş yerleri, batan küçük esnaf, artan işsizlik intiharlar normal.
Sahillerde otel ya da tesis yapılacak bir alan kadar yer açan orman yangınlarının çıkması normal!
Hatta fabrikasında yanan işçi cesetlerinin dumanı tüterken fabrika sahibinin ziyafet sofrasına oturması bile normal!
Bize, mutluluğun tanımını acıyla, barışın tanımını savaşla, sağlığın tanımını hastalıkla, iyinin tanımını kötüyü yaşatarak yaptırıyorlar ki; karanlığa odaklanıp umudumuzu tüketelim…
Evet; yaşadığımız dünya son zamanlarda daha bir garip, bizim memleket ise her zamanki gibi kendine özgü koşullarıyla daha beter, hayat şartları kötü, yaşamak zor.
Ama bu ülkede hayat şartları yeni kötü ve zorlu olmadı, çoğu zaman böyleydi. Daha uzun zamanlar da böyle zorlu olacak gibi görünüyor…
Normallerin alabildiğine değiştiği şu karmakarışık dönemde; normali, anormali doğruyu yanlışı yeniden tanımlamak ve bize dayatılanları bir kenara koymak zorundayız. Ki bize kendimizi iyi hissettiren şey neyse bizim normalimiz odur.
Öyleyse madalyonu ters çevireceğiz. Olumsuzu değil olumluyu odağımıza alacağız. Bizi mutsuz eden değil mutlu eden değerler üzerinden yürüyeceğiz.
Mutlu insanlar yaşamlarını sağlıklı sosyal ilişkiler, güvenilir dostluklar, sağlam aile ilişkileri ve sevgi üzerine kurarlar. Kendini güvende hissetmenin yolu ve normali budur.
Kavramlar ne kadar değişirse değişsin, kendimizi iyi, umutlu ve güvende hissettiğimiz normalleri ve aklımızı koruyabildiğimiz sürece dengede kalır, çevremizin de denge unsuru oluruz.
Yani… Normal denilenler size normal görünmüyorsa; kendi normalinizi koruyun… Anormal olun!