Ah kavanoz dipli dünya ah!
Ozanlar söylerdi ."Ah felek, zalim felek" diye başlar, kimine kavun, kimine kelek yedirdiğini, kiminin urba, kiminin ise yırtık bir yelek giydiğini söylerdi. Vururlardı sazın teline "kimine ceket giydirdin, kimine yelek" derlerdi.
Kavanoz dipli bir dünyaydı, her şeyi yalan ve riyaydı. Bıktım usandım diye de sazın tellerine daha güçlü vururlardı.
Yalan da değildi hani.
Hayatın her alanında adil bir dağılımın olmadığı hep söylenir ve bu gerçektir.
Kimileri sıcak yatağında keyif çatarken, kimileri üç kuruş için hayatından olur.
Kimileri baba parasına güvenip Asker ocağından kaçarken, gerçek vatan evlatları gözünü kırpmadan gururla şehadet şerbetini içer.
Bir yanda hayatın sırtladığı insanlar vardır,. bir yanda da en altta hayatı sırtlamaya çalışan.
Kimileri keyifli bir yaz tatili planlar, kimileri de ay sonunu nasıl getireceğini.
Kimileri sevdiklerinin kıymetini bilmez, kimileri de ömürlük yalnızlıklarını paylaştıkları yastıklarına sarılır sıkı sıkı.
Kimileri haftada bir koşacak zamanı yaratmak ister kendine, kimileri ömürlerinde bir defa dahi olsa koşabilmeyi ister.
Kimileri burnundan akanları silerek yenmeye çalışırken griple olan savaşını, kimileri gözlerini silerek yenmeye çalışır ölümle olan savaşlarını.
Dedim ya hayat herkese adil davranmıyor, her gün onlarca meleği hayattan söküp alıyor. Kimini kahrolası savaşlarda yitiriyoruz, Kimini çaresi bulunamayan hastalıktan, kimilerini ise hunharca işlenen cinayetlerde, tecavüzlerde kaybediyoruz.
İşte o tecavüzlere dün sabah bir yenisi daha eklendi.
Adı henüz açıklanmadı. Bunun bir önemi de yok zaten.
5 yaşında bir kız çocuğu. Henüz kimliği belirlenemeyen bir kişi tarafından cinsel tacize uğradı.
Olay İstanbul Küçükçekmece'de öğlen sıralarında meydana geldi. İddiaya göre, henüz kimliği belirlenemeyen bir kişi, evinin önünde oynayan 5 yaşındaki bir kız çocuğunu karşıda bulunan apartman boşluğuna götürerek cinsel istismarda bulundu. Ailesi, çocuğu kanlar içinde kapının önünde bularak hemen hastaneye götürdü. Ameliyata alınan ve yoğun bakımdaki tedavisi süren çocuğun hayati tehlikesinin bulunduğu öğrenildi.
Takıldım bu habere, yüreğim titriyor bağırmak ve haykırmak geliyor içimden, kulaklarım alev ateş yanıyor, ruhum delice isyanlarda!
Ne istersiniz bu sabilerden?
Daha dünyada olduğunun farkında dahi olmayan, kendisini kötülüklerden koruyamayacak kadar saf henüz etrafındaki tehlikeleri anlamayacak kadar bir melek.
İnsan olarak tanımlanan bir canlının ne kadar iğrenç ne kadar gaddar ve ne kadar sapkın ruhlu olduğunu sen nasıl, nereden bileceksin.
Ne çok canın yanmıştır. Kim bilir nasıl çaresiz ve müdafaasız korku dolu saatler yaşamışsındır.
Belki senin bu caniye gitmene sebep pembe renkli bir şeker, belki de bir çikolata gofret.
Ah küçük bebek!
Lütfen bizi affet. Sana sahip çıkamadık, seni koruyamadık. Bizi affet. Seni bir sapığın eline bıraktık diye.
Minik kız, çocuk parkında değil, bir hastane odasında ecelle cebelleşiyor..
Mübarek ramazan gününe yaklaştığımız bu günlerde gözümde nefret, dilimde lanet. Ve tüm sapkın ruhlar için içtenlikle dilediğim darağacı.
.
Ey bu dünyayı çocuklara dar eden sapık ve sapıklar! Siz bu iğrençlikleri yapmaktan utanmıyor, korkmuyorsunuz. Ben de yazmaktan korkmayacağım. Son sapık temizlenene kadar ben de bu ve buna benzer her olayı yazacağım, anlatacağım, elimden geldiğince dikkat çekeceğim ve tüm sapıkların yaşam alanını daraltacağım.
Evet, doğduğu yerde garip olan benim koşak gurbete, sırtında yorganıyla çıkardı...