Sıla ARABACIOĞLU-GERÇEK HABERCİ-ÖZEL HABER- Gıda enflasyonundaki artış ve çözüm önerilerini GERÇEK HABERCİ’ye aktaran İzmir Gıda Mühendisleri Odası Başkanı Uğur Toprak, Paramız var ki ithal ediyoruz” mantığından çıkılması gerektiğini söyledi. Toprak, fiyat artışlarında ithalatın çıkış yolu olarak görüldüğünü; ama fiyat artışlarının yine de engellenemediğinin altını çizerek, “Çiftçilerimize doğru zamanda teşvikler verilmesi lazım, kooperatifçiliğin üzerindeki baskının azaltılarak gerçek anlamda kooperatifçilik yapılmalı. Üretici kooperatifçileri dışında dağıtıcı ve tüketici kooperatifçileri de arttırılmalı. Bunlar bizi düzlüğe çıkarır, ‘Paramız var ki ithal ediyoruz” mantığından çıkmamız gerekiyor. Yerli ve millinin gereklilikleri yerine getirilerek ülkemiz bu sarmaldan çıkarılmalı. Kendi öz kaynaklarımızı kullanarak, yerli tohum ve kooperatifçiliğe destek vermeliyiz” diye konuştu.
“Mevsimindeki meyve-sebzeler bile yüzde 100 zamlı”
Normal şartlarda gıda fiyatları dünyada düşerken, Türkiye’de arttığına dikkat çeken Toprak, “Pandemi döneminde dünyada da artış vardı; ama ülkemizdeki artış çok daha fazlaydı. Özellikle yaz aylarda genellikle gıda enflasyonunun düşmesi beklenir, bu yıl onu da göremedik. Mevsiminde olan salatalığı ve domatesi bile çok yüksek fiyatlardan aldık, özellikle salatalığa geçen yıla baktığımızda yüzde 100 zamlanmış olduğunu görüyoruz” açıklamasını yaptı.
“Üretim azlığı fiyatı arttırıyor”
Toprak, temel olarak baktığımızda gıda enflasyonunun en büyük nedenleri köyden kente göçün çok fazla olması olduğunu ifade ederek şunları söyledi:
“Çiftçiye teşviklerin zamanında verilmemesi, girdi maliyetlerinin çok yüksek olması, keza iklim değişikliği de gıda enflasyonunu etkileyen durumlardan. Özellikle bu dönem yaşadığımız yangınlarla birlikte tarım arazilerimiz zarar görmesiyle birlikte ne yazık ki gıda enflasyonu daha da artacak. Tarım arazilerinin son dönemlerde ranta kurban edilerek tarım dışında kullanılmak istenmesi, buna bağlı olarak tarım arazilerinin azalmasıyla birlikte ürünler de azalıyor. Üretimin azlığı da herkesin bildiği gibi fiyatı arttırıyor.”
“Asgari ücret açlık sınırının altında”
Gıda enflasyonunun aynı zamanda halk sağlığını da tehlikeye attığını savunan Toprak, “Gıda enflasyonu, her şeyden önemli çünkü emek gücüne dayalı çalışıyor. Türk-İş'in araştırmasına göre, dört kişilik bir ailenin açlık sınırı 2 bin 927, yoksulluk sınırı ise 9 bin 533 lira oldu. Asgari ücret ise 2 bin 825 TL, asgari ücret açlık sınırının altında kalıyor. Emekçilerin harcamalarına baktığımızda en çok barınmaya harcama yapıyorlardı, pandemiden bu yana ise bir hane en çok gıdaya harcama yapıyor. Dolayısıyla, gıdadaki fiyatların artması yıkıcı bir etki yapıyor. Gıda enflasyonu aynı zamanda gıda güvenliğini de tehlikeye sokuyor çünkü insanların alım gücü düştüğü için merdiven altı dediğimiz ürünlere yöneliyor. Pazarlara eskisi gibi sabahtan gidilmiyor, akşamları kalanlar toplanıyor” ifadelerini kullandı.
“Halk sağlığı tehlikeye atılıyor”
Toprak, merdiven altı ürünlerle ilgili bakanlığın geçen yıl eylül ayından beri ifşada bulunmadığını belirterek, “İnsanlar, ne yazık ki maddi kaygılardan ötürü taklit ürün almak zorunda kalıyor. Daha ucuza ürün satabilmek için halk sağlığı da tehlike altına giriyor. Tarım ve Orman Bakanlığı bu konudaki denetlemelerini arttırmalı, bu firmalara verilen para cezaları arttırılmalı” açıklamasını yaptı.
“Devlet görevini yerine getirmeli”
Yapılan bir araştırmaya göre son yıllarda et tüketimi azalmış ve makarna tüketimi artmaya başladığını söyleyen Toprak, “Bu da ülkedeki gıda enflasyonunun durumunu ortaya koyuyor. Devlet; sağlıklı, dengeli, yeterli, güvenilir, ucuz ve sürdürülebilir gıdaya ulaşılmasını sağlamakla mükellef. Bunlara ulaşmak insan hakkı, bu da kamunun en önemli görevlerinden bir tanesidir. Devletin bu görevini yerine getirmesi gerekiyor” sözlerine yer verdi.
“Mevsimindeki meyve-sebzeler bile yüzde 100 zamlı”
Normal şartlarda gıda fiyatları dünyada düşerken, Türkiye’de arttığına dikkat çeken Toprak, “Pandemi döneminde dünyada da artış vardı; ama ülkemizdeki artış çok daha fazlaydı. Özellikle yaz aylarda genellikle gıda enflasyonunun düşmesi beklenir, bu yıl onu da göremedik. Mevsiminde olan salatalığı ve domatesi bile çok yüksek fiyatlardan aldık, özellikle salatalığa geçen yıla baktığımızda yüzde 100 zamlanmış olduğunu görüyoruz” açıklamasını yaptı.
“Üretim azlığı fiyatı arttırıyor”
Toprak, temel olarak baktığımızda gıda enflasyonunun en büyük nedenleri köyden kente göçün çok fazla olması olduğunu ifade ederek şunları söyledi:
“Çiftçiye teşviklerin zamanında verilmemesi, girdi maliyetlerinin çok yüksek olması, keza iklim değişikliği de gıda enflasyonunu etkileyen durumlardan. Özellikle bu dönem yaşadığımız yangınlarla birlikte tarım arazilerimiz zarar görmesiyle birlikte ne yazık ki gıda enflasyonu daha da artacak. Tarım arazilerinin son dönemlerde ranta kurban edilerek tarım dışında kullanılmak istenmesi, buna bağlı olarak tarım arazilerinin azalmasıyla birlikte ürünler de azalıyor. Üretimin azlığı da herkesin bildiği gibi fiyatı arttırıyor.”
“Asgari ücret açlık sınırının altında”
Gıda enflasyonunun aynı zamanda halk sağlığını da tehlikeye attığını savunan Toprak, “Gıda enflasyonu, her şeyden önemli çünkü emek gücüne dayalı çalışıyor. Türk-İş'in araştırmasına göre, dört kişilik bir ailenin açlık sınırı 2 bin 927, yoksulluk sınırı ise 9 bin 533 lira oldu. Asgari ücret ise 2 bin 825 TL, asgari ücret açlık sınırının altında kalıyor. Emekçilerin harcamalarına baktığımızda en çok barınmaya harcama yapıyorlardı, pandemiden bu yana ise bir hane en çok gıdaya harcama yapıyor. Dolayısıyla, gıdadaki fiyatların artması yıkıcı bir etki yapıyor. Gıda enflasyonu aynı zamanda gıda güvenliğini de tehlikeye sokuyor çünkü insanların alım gücü düştüğü için merdiven altı dediğimiz ürünlere yöneliyor. Pazarlara eskisi gibi sabahtan gidilmiyor, akşamları kalanlar toplanıyor” ifadelerini kullandı.
“Halk sağlığı tehlikeye atılıyor”
Toprak, merdiven altı ürünlerle ilgili bakanlığın geçen yıl eylül ayından beri ifşada bulunmadığını belirterek, “İnsanlar, ne yazık ki maddi kaygılardan ötürü taklit ürün almak zorunda kalıyor. Daha ucuza ürün satabilmek için halk sağlığı da tehlike altına giriyor. Tarım ve Orman Bakanlığı bu konudaki denetlemelerini arttırmalı, bu firmalara verilen para cezaları arttırılmalı” açıklamasını yaptı.
“Devlet görevini yerine getirmeli”
Yapılan bir araştırmaya göre son yıllarda et tüketimi azalmış ve makarna tüketimi artmaya başladığını söyleyen Toprak, “Bu da ülkedeki gıda enflasyonunun durumunu ortaya koyuyor. Devlet; sağlıklı, dengeli, yeterli, güvenilir, ucuz ve sürdürülebilir gıdaya ulaşılmasını sağlamakla mükellef. Bunlara ulaşmak insan hakkı, bu da kamunun en önemli görevlerinden bir tanesidir. Devletin bu görevini yerine getirmesi gerekiyor” sözlerine yer verdi.