Nesin, "Kürt sorunu çözülmezse Ortadoğu'da şimdilik bir sürü sorunun çözülmeden devam ederse felakete doğru gideceği çok aşikar "

TAKİP ET

Gazeteciler Serdar Öztürk ve Ahmet Nesin, gündemi değerlendirdi.

Youtube kanalı üzerinden yaptıkları yayın ile gündemi değerlendiren gazeteciler Serdar Öztürk ve Ahmet Nesin; CHP'li İnan Akgün Alp'in kesin ihraç talebiyle disipline sevk edilmesiyle ilgili konuştu.

Yaptığı araştırmalarda Alp'in Kars'taki bir toplantıda il başkanı hakkında sözler söylediği yönündeki iddialar sebebiyle bu sürecin başladığını ifade eden Serdar Öztürk, "Bir şeyler söylüyor ama ne söylüyor bir şey yok. O bir şeyler Parti Meclisi toplantısına taşınıyor. Nasıl taşınıyor belli değil. Çünkü bir milletvekilinin disipline sevk edilmesinin koşulları belli. Ama nasıl oluyorsa taşınıyor sonra parti meclisi toplantısında yüksek disiplin kuruluna gidiyor. Kim kime ne demiş? Öbürkü niye demiş? Bilen yok. Nasıl oluyor da parti meclisine bu iş geliyor. Parti meclisi üyeleri nasıl karar veriyorlar. Bu konuda hiçbir bilgi yok. Sadece disipline gittiğini biliyoruz şu anda" dedi.

Ahmet Nesin de olayı gazetecilik yönünden sorgulayarak "Yerel medyaya kadar baktığımda olayın nedeni yazmıyor. Herkes kopyala yapıştır" diye konuştu.

CHP'nin de katıldığı mitinge de değinen Öztürk, "İyi de bir kalabalık vardı. Tandoğan Meydanı'nı düşündüğünüz zaman. Ama o kalabalığa rağmen neden bunun topluma yansıması çok cılız oldu. Onu bilemiyorum. İletişim eksikliği mi koordinasyondaki eksiklik mi? Sonuçta benim de beklediğim etkiyi yaratmadı gibi. Aynı saatlerde DEM Partililerin İmralı'daki görüşmesi vardı. O daha çok konuşulunca belki CHP'nin katılımcı olduğu miting çok da istediğim düzeyde yer almadı gibi geldi bana" 

Nesin ise "Konuşulmamak üzere yapılan bir miting olarak geçer herhalde tarihe. Sen kalabalık fena değil dedin. Tabi 100 bin fena değil ama belki çok ani karar alındığı için o kadar azdı. Ben böyle bir asgari ücret açıklaması üzerine oraya en az 500 bin bekliyordum. İnsanlar memnun mu hayatlarında? Boşu boşuna mı çaba içerisindeyiz? Bazen bunun endişesini yaşıyorum açıkçası" şeklinde konuştu.

Son dönemlerde düzenlenen mitinglerde meydanlara toplama insanların çokça getirildiğini söyleyen Öztürk, "Eskiden bir lider örneğin İzmir'de bölgesel miting yapacaksa Aydın'dan Denizli, Manisa, Balıkesir, Çanakkale'den gelmesi çok normaldi. Ama bu artık bildiğiniz taşımalı mitinge dönüştü. Bu mitinge giderlerin bir süre sonra kendi başlarınca gidemedikleri için birileri tarafından organize edilmesi gerekiyor. Bunu iktidar partisi olduğunuz zaman organize etmeniz kolay ama muhalefette olduğunuz zaman değil. 2000'li yıllardan sonra miting alanını doldurabilmek için para dağıtmaya başladılar" şeklinde konuştu.

Öztürk, Cemal Enginyurt'un Ankara'da çok sayıda kişi toplamak yerine seçilmiş illerden birinde her gün miting düzenlemeye atıfta bulunarak "Bunu tartışmak lazım. Çünkü siyasetin artık iletişim dili değişmek zorunda gibi geliyor bana. Öyle görülüyor ki sadece iktidar değil muhalefet partileri de halka ve seçmene ulaşmakta zorlanıyor diyelim. O yüzden belki de bundan sonra siyasette böyle mitingler yerine küçük lokal mitingler görmemiz gerekiyor" ifadelerine yer verdi.

DEM'in Abdullah Öcalan ile yaptığı görüşmeyi değerlendiren Ahmet Nesin, "Ben ilk açılımın ertesi gün bu işin olmayacağını iddia eden nadir kişilerden bir tanesiyim. Bir partinin programında Kürt meselesine çözüm veya yaklaşım yoksa birden bire Kürt meselesini ortaya çıkartıyorsan bunun başka bir amacı vardır diye tavır koymuştum kendince. Benim tavrımın bir önemi yok. Kendi çapımda bir analizci olarak baştan sona kadar öyle bir tavrım olmuştu. Bu sefer aynı gözle bakmıyorum. Çünkü olay biraz değişik. Kürt meselesi daha o zamanlardan başlayarak dünya siyasetinde önemli bir yere oturmuş durumda. Fransa, Amerika politikalarında, BM'de önemli yer tutuyor. Benim gördüğüm bu işe Erdoğan karıştırılmayacak gibi geliyor. Çünkü bu tip siyasetler çok belirgin şekilde Erdoğan'ı aşan şeyler artık. Bunu halktan gizlemiyorlar. Biz bu şekilde uygulayacağız. Ara sıra hayır der gibi yap. Bu Devlet Bahçeli'nin işin içine karışmasından geliyor. Kürt meselesinde işin içine karışmasından değil. Gizli ortak gibi hükumette yer almadan ne zamanki Cumhur İttifakı kuruldu. Türkiye siyaseti bir NATO kısmına ve AKP siyaseti dışında bir siyasete doğru evrileceği çok belli olmuştu zaten. Şimdi tam da uygulama noktasına gelindi. Bu Kürt meselesinin Türkiye'de tartışılmasının içinde Kılıçdaroğlu'nun çok önem verdiği ve üstünde inatla durduğu CHP işin içinde mutlaka olmalıdır. Mecliste ve STK'ların da beraber tartıştığı, görüşlerin alındığı bir noktaya doğru gidiyoruz. Kürt sorunu çözülmezse Ortadoğu'da şimdilik bir sürü sorunun çözülmeden devam ederse felakete doğru gideceği çok aşikar. Biz sadece Türkiye açısından bakabiliriz mesela ama Kürt sorununu şu anda Suriye için çözmezsen ne getirmek istediğin Colani ne de El Shara çözemez diye düşünüyorum. Irak, Suriye ve Türkiye belki İran bu sorun çözülecek. Biz hep Filistin'i konuşuyoruz. Şu anda büyüdü ama devamlı yıllardır konuşuluyor. Ortadoğu'da Kürt meselesi ve arkasından Filistin meselesi de gelebilir. Onun da bana göre doğrusuyla yanlışıyla bir şekilde çözüme doğru gidecek diye düşünüyorum" ifadelerine yer verdi.

Sadece Türkiye'nin, Suriye veya Irak değil bölgesel bir sorunun uluslararası boyuta taşındığını söyleyen Öztürk, "Ahmet Türk için Mardin Büyükşehir Belediye Başkanlığından alınıp yerine kayyum atanmasıyla ilgili konuşuyorduk. Şimdi ne oldu da bir ay içerisinde Ahmet Türk'ün hakkında açılan bir dava nedeniyle görevden alınıp yerine kayyum atandığı noktadan bugün başlayan sürecin içinde ilk üç isim arasına girdi" dedi.

Nesin ise "İlk açılım gibi olmayacak. Belirleyen ve ne için yaptığını sadece Erdoğan ve bazı AKP'lilerin bildiği gibi olmayacak. Daha karşı tarafın da söylediklerinin masaya yatırılacağı bir açılım olacak. Abdullah Öcalan için Kürt sorunu içerisinde konuşan bir sürü insan vardı. Ahmet Türk, Öcalan'ın söylediklerine çok önem veren, değer veren ve bazı dediklerini 'evet böyle yapmalıyız' diye kıymet veren bir yanı var. O yüzden büyük bir olasılıkla bazı konuları Ahmet Türk ile beraber tartışarak da yapmak istiyor. Öbür türlü 'hücreme gittim bazı şeyleri kendimle tartıştım ve şu karara vardım' gibi bir şeye dönüşürdü. Hiç kimseyle tartışmadan görüşmeden kendi başına verilmiş kararlar olacaktı. Öcalan böyle bir şeyi aşmış birisi bence o yüzden tahminim benim bu. Karşılıklı tartışmayı kendisinin büyüğü ve sözlerine önem verdiği Ahmet Türk ile yapacaktır. Sırrı Süreyya'nın, Pervin Buldan'ın veya başka arkadaşların bilgisi yok mu var? Ama bizim bu ne kadar kendimizi ben dahil modernleştirmeye çalışsak da küçüğümüze değil büyüğümüze danıştığımız nokta vardır" dedi.

Bütün projenin Erdoğan'ın dışında gelişiyor şeklinde söylenmesine rağmen Erdoğan'ın inisiyatifiyle ve Erdoğan'ın bir biçimde o işe katılmasıyla, elini rahatlatacak başka bir pozisyona dönüşmesi şeklinde endişelerinin olduğunu ifade eden Öztürk, "Erdoğan son seçimlere Avrasyacılarla beraber girdi. Onların desteği ile bu seçimi kazandı. Muhtemelen hafızasında kalacak bir seçimdi. Ama Erdoğan'ın ondan önce ve hemen son seçiminden sonra ben yine Natocularla gideyim el sıkışayım demesinin bir bedeli olacaktır. Sonuçta bu bedeli bir biçimde ödetecekler. Önümüze gelen şey Erdoğan'a rağmen mi Erdoğan ile birlikte mi? Erdoğan'ın da içinde olduğu bir şey yoksa onun önüne konulan 'al kardeşim senin yol haritan bu, bu haritaya hiç itiraz etmeden uyacaksın' denilmesinin sonucu mu? Bu konuda kafamdaki soru işaretleri azalmış değil" diye ifade etti.