Gazeteciler Türkiye'nin Suriye politikasını konuştu; "Türkiye kendisini çok ciddi bir felakete doğru sürüklüyor"
Gazeteciler Ahmet Nesin ve Serdar Öztürk, Suriye'deki gelişmeleri ve Türkiye'nin iç politikasını Youtube kanalında konuştu.
Gazeteciler Ahmet Nesin ve Serdar Öztürk, Beşşar Esad'ın devrilmesi ile Suriye'de yaşanan gelişmeleri konuştu. Türkiye'den Suriye'ye göçlerin başladığı açıklamalarına değinen Ahmet Nesin, "Türkiye çok rahatladı. Günde bin 500 Suriyeli gidiyor. Şu anda hiç çoğalmadan var olan Suriyelileri ben 4 milyon olarak hesap ettim. Dönmeleri sanıyorum 5,5 yıl sürüyor. Hiç çoğalmayacaklar" dedi.
Serdar Öztürk ise bir ülkede 4 yıldan fazla ikamet edenlerin geriye dönmediği yönünde yapılan araştırmalara değinerek Suriye'deki gelişmeleri şöyle analiz etti:
"AB'nin yaptığı araştırmalarında bu tür göçmenlerin 4 ve üzerinde bir yerde ikamet edenlerin yüzde 50'si geri dönmüyormuş. Onu unutmayalım. Bundan iyi iç politika malzemesi çıktı iktidara. Biraz erken gibi geliyor bana. Kötümser yada iyimser olmak için çok erken. Çünkü zaman zaman size de bu şaşırtıcı durumu özellikle vurguluyorum. Ortada bir anayasa yok. Askıya aldılar. Olmayan bir anayasaya göre bir yürütme organı kurdular. İçinde eskilerden de var. Kimin kurduğu nasıl kurduğu da belli değil. Gerçi bir takım ipuçları var ama o yürütme gücünü nereden alıyor. Ve hangi yasaya yada anayasaya göre bundan sonra kararlar alacak. Yada BM, diğer uluslararası kuruluşlara ne olarak başvuracak. Neye dayanarak, neyi temel alarak başvuracak. Bunlar çok karmaşık. Ortada bir kaotik durum olduğu kesin. Sanki sessizlik varmış gibi geliyor ama bir taraftan da lokal olarak çatışmalar olduğu söyleniyor. Kendi içlerinde çatışmalar olduğu söyleniyor. Anlatıldığı gibi o sopalarla gösterildiği gibi tek vücut değil, düzenli olan tek İsrail gözüküyor. Düzenli ve planlı bir operasyon yapıyor. Onun dışındakiler kendi içlerinde çarpışanlar mı ararsınız. Hapishaneden salıverdiklerinin bir bölümünün çeşitli örgütlere yeniden katılıp yeniden cepheye gittiklerini mi söylersiniz. Cezaevleri basılıp oradakiler serbest bırakılıyor. Orada İŞİD militanları vardı. Onlar ne oldu? AB endişeli. Amerika kendisine göre bir tavır koyuyor ama o tavır neyi anlatıyor. Ortada bir anayasa olmadığı için ve de yeni yönetim kendisine henüz bir anayasa hazırlamadığı için kim nasıl bir anayasa hazırlayacak? Nasıl tanımlayacak? Her akşam televizyonlarımızda Suriye'yi konuşuyoruz ama bence daha ayakları yere basan konularımız var. Bunların başında Dilek Ekmekçi var. Unutuldu. "
Suriye tartışmalarında 'anayasanın olmaması, nasıl bir yönetim anlayışı olacağı' konuşulurken "Türkiye'den bahsetsek' diye söze giren Ahmet Nesin, "Anayasa yok. Hukuk işlemiyor. Devlet Bahçeli istediğini hapisten çıkarttırıyor. Sonra makamında karşılıyor. Kürtlerin burada hiçbir hakkı yoktur deniliyor. Yıllardır tutuklular içeride gani gani. Sonra program bittiğinde burası nereye benziyor, anayasanın olmadığı, hukukun işlemediği, laisizmin işlemediği, şu anda Suriye aynısını yapmıyor mu?" diye sordu.
Öztürk ise "Bizde hiç olmazsa göstermelik olsa da yürürlükte bir yasa ve anayasa var. Suriye'de hırsızlık yapsan. Mahkemeye çıksan, mahkeme hangi yasaya göre yargılayacak. Ortada bir anayasa yok ki. Özellikle İbrahim Kalın'ın çok anlatılan Emevi Camii'ne gidişi onun bindiği aracın şu anda Suriye'deki olmayan devletin başı diye görülen Golani'nin aracı sürmesi. Arka koltukta da bizim Dışişleri Bakanı ile Katar'ın istihbarat şefinin olduğu söyleniyor. Şu anda sanki Türkiye bir adım önde herkesten önce bir şeyler yapmaya çalışıyor gibi görülüyor ama bu bir iç politika malzemesi daha önce pek çok konuda olduğu gibi yapılıp da Türkiye sonradan çok pişman olacağı yada sıkıntıya gireceği birtakım angajmanlara mı giriyor. Bunlar biraz çok erken şeyler. Belli ki bir iç politika malzemesi yapılıyor. En azından Emevi Camii'si yapıldı. Herkes nedense koşup gidip Emevi Camii'nde fotoğraf çektirip paylaşmayı adet edindi. Yada video çekiyorlar. Amerika kendine göre bir yere çekiyor. Rusya gitti deniliyor ama kimilerine göre Rusya şimdilik sessiz olduğunu söylüyor. En fazla tepki gösteren İran gözüküyor. İran'da birtakım politikacılar Türkiye'yi suçluyor. Türkiye ile İran, Türkiye ile Rusya ilişkisi ne olacak. Bunlar önemli şeyler. Türkiye sanki Suriye'de kurtarıcı gibi gözüküyorken Türkiye'de gözaltılar var hala. Polonez işçileri 7 gündür açlık grevinde. Dilek Ekmekçi iyi bir hukukçu. Bir şikayet üzerine önce cezaevine sonra o şikayete bağlı olarak akıl hastanesine gönderiliyor. Bugün 80 yaşındaki annesi akıl hastanesinde görüşmeye gitmiş. Epey bir beklemiş. Bir metrelik pencereden birisi yukarıdan birisi aşağıdan kendileri görüşme şansı bulmuşlar. O dava bir taraftan şaşırtıyor. Bir taraftan günlerce televizyonda ellerince sopalarla izah etmeye çalıştıkları cinayet var. Her gün değişik illerde kadınlar şiddete uğruyor yada öldürülüyor. Çocuklar ha keza. Tekirdağ'da 2 yaşındaki çocuğun başına gelenler ortada. Türkiye'de Sinan Ateş cinayeti ile ilgili ne oldu? Öbür taraftan Bora Kaplan suç örgütü ne oldu? Türkiye'de onlarca, yüzlerce konuşacak şey varken hatta en önemlisi, Aralık ayının sonuna gelmişiz asgari ücret ne olacak? Bunları konuşmak varken eline sopayı alan Suriye ile ilgili ahkam kesiyor. Balık hafızasına güveniyor ülkenin. Bu balık hafıza sayesinde olan bitenleri çabucak unuttuğumuz için haftaya birbaşka konuda ellerinde sopalarla herhalde çıkacaklar diye bekliyorum. Ama işte bu da Türkiye'nin maalesef bir gerçeği" dedi.
Nesin, Öztürk'e "Türkiye'de herhangi bir komutan, şeriat destekçisi olarak nereye kadar gelebilir? Anti laik olarak nereye kadar gelebilir? Anti laik kararlar verdiği noktada ne kadar orada tutulabilir" sorusunu yöneltti. Öztürk ise "En son örnek general olduğu yönünde. O generallik şimdilik tuğgeneralini gördük bunun açık açık. Ya üstünde iki tane rütbe kaldı Türkiye'de askeri bürokraside alabileceği. Ya tümgeneral ya korgeneral. En son da orgeneral olacak. Demek ki general olabildiğine göre tuğgeneral en azından olabildiğine göre önümüzdeki günlerde böyle bir olasılık var mı? Yoktur diyemem" dedi.
Ahmet Nesin "Olmaz olur mu? Yaşar Güler. Genelkurmay Başkanı. Eski Kara Kuvvetleri Komutanı. Şu andaki Milli Savunma Bakanı. Açıklama yapıyor. Diyor ki 'Türkiye, Suriye'ye yardım edecek. Türkiye, Colani ile uyum içerisindedir. Aynı Türkiye HTŞ terör örgütü ilan etmiş. Terör örgütü olarak ilan etmiş. Ama sen eski genelkurmay başkanı ve halen bakan olarak o şeriatçı örgütle Suriye'de elimden geleni yapacağım diyorsun. Amerika, BM haldır haldur çalışma içerisindeler ki o örgüte terör örgütü demenin geri alınması için ellerinden geleni yapıyorlar. Senin hiç öyle bir derdin de yok. İleriye dönük... Ama ben almamıştım diyeceksin. Bir genelkurmay başkanı olarak ABD'ye de diyeceksin ki 'Amerika terörist PKK'ya yardım etmekten vazgeç. Gel hep beraber senin, benim de terörist dediğim HTŞ ile beraber çalışalım.'" dedi.
Türkiye'nin ciddi bir felaketin içerisinde olduğunu söyleyen Nesin, "İŞİD'e tırlarla silah gönderdiğin tespit edilmiş. Fotoğrafları var. Şimdi diyorsun ki ben İŞİD'e karşı mücadele ediyorum. Ama ÖSO içerisindeki İŞİD'liler zaten benim adamım. Bu olayı başlatanlardan biri de benim diyorsun. Esad'ı gönderenlerden. Şimdi şaka söylemiyorum. Türkiye ciddi bir felaketin içerisinde. Kendisini çok ciddi bir felakete doğru sürüklüyor. Terörist ilan edilen grubun hakimiyetine geçmiş Suriye'ye 11 yıl sonra bir de büyükelçi adına maslahatgüzar atıyorsun. Bayrağını asıyorsun" diye konuştu.
Bayrak asma olayına değinen Öztürk de "Diplomatik olarak büyükelçi atadığınız zaman güven mektubu sunmanız gerekiyormuş. Kime götürecek güven mektubunu. Adres yok. Ama maslahatgüzar niyet belirtisi olduğu için karşı ülke tarafından akredite edilmiş olması gerekmiyormuş. Eski Kara Kuvvetleri Komutanı, Genelkurmay Başkanı ve şimdi de Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler. Burada benim Yaşar Güler'in de söylediklerinden anladığım şu; 'Aslında Türkiye, pek arasında bağlantı olup olmadığını bilemiyorum. Sanki devletin başka bir kanadıyla çekişme halinde bir iktidar gibi geliyor bana. Çünkü farklı görüşler var bu konuda. Ama Yaşar Güler'in ve onun temsil ettiği iktidarın YPG dışında Suriye'de hiçkimseyi terörist olarak kabul etmediği ortada" dedi.