Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi'nden 'Kayyım' Faturası: İşte DEM Partili Yönetime Bırakılan Borç...

TAKİP ET

Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi, 8 yıllık kayyımın faturasını açıkladı. Kayyımdan kalan borç dudak uçuklatırken, DEM Partili yönetime bırakılan borcun tutarının 3 milyar 745 milyon 491 bin TL olduğu bildirildi.

Hakkari, Mardin, Batman, Halfeti, Esenyurt, Tunceli, Ovacık ve Bahçesaray belediyelerine kayyım atanmasının ardından sekiz yıl kayyım yönetiminde olan Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’nin DEM Partili eş başkanları gazetecilerle bir araya geldi. Eş Başkanlar, belediye hizmetlerini ve kayyım dönemine ilişkin değerlendirmelerini paylaştı.

Söze "Seçilmiş belediye eş başkanları olarak, seçilmiş encümenimiz adına sizleri selamlıyorum” diye başlayan Eş Başkan Serra Bucak, “Ama seçilmiş olmak nedir tam olarak anlayamadık, kayyum tahribatını onarmaya uğraşırken yeniden kayyum gündemiyle ve baskılarla, istikrarsız bir ortamla karşı karşıyayız” diye ekledi.

Eş Başkan Doğan Hatun, kentin alt ve üst yapı hizmetlerindeki aksaklıklara değinirken yıllarca en önemli alt yapı hizmetlerinin onarımsız bırakıldığını, yatırım yapılmadığını anlattı. Yeniden kayyım yönetimine geçmesi halinde Diyarbakır’ın kent olma özelliğini yitireceği yorumunu yapan Hatun, kırsal mahallelerden ve köylerden kendilerine “Kayyum gelmeden suyumuzu getirin, asfaltımızı yapın” diye yoğun talep geldiğini söyledi.

 

'BELEDİYE KASASINDAN 300 MİLYONA YAPILAN BİNALAR KAMU KURUMLARINA DAĞITILDI'

Eş Başkan Serra Bucak, 2016’dan bu yana belediyeyi yöneten kayyumların belediye kaynaklarını alt yapı yatırım ve iyileştirmelerine ya da sosyal yardımlara değil, bina ve tesis inşa edilmesine harcadıklarını tüm bu bina ve tesislerin de belediye uhdesinden çıkarılıp kamu kurumlarına devredildiğini söyledi. Kayyum yönetimleri boyunca belediyeye atanan bürokratların işlemleriyle ilgili incelemeleri için ''arkeolojik kazı'' benzetmesi yapan Bucak, yolsuzluk iddialarıyla ilgili resmi süreçlerin işletilmediğini ANKA Haber Ajansı’na şu sözlerle anlattı:

“Maalesef kayyum döneminin usulsüzlükleri yolsuzlukları tespit edilmiyor. Biz defalarca bu işlemler için müfettiş talebinde bulunduk ve yanıtsız kaldı. Biz kayyum dönemini incelemiyoruz dediler gelmediler. Evet İçişleri Bakanlığı. Bizim dönemimizde 8 aydır hem mülkiye müfettişleri hem Sayıştay müfettişleri geliyor. Tabii onlar kuruma geldiğinde sohbet ediyoruz genel gidişata dair kaç gün kalacaklar Nasıl bir işlem görecekler ve sohbet arasında diyoruz ki kayyum dönemini incelemeniz iyi olur. Çünkü biz böyle böyle tespitler yapıyoruz. Biz o dönemi incelemekle görevli gelmedik diyorlar. Sizin dönemi incelemekle görevli geldik diyorlar.

'SUÇ DUYURUSUNDA BULUNDUK'

Biz inceliyoruz. Teftiş kurulumuza havale ediyoruz. Birkaç dosyamız var. Adeta bir arkeolojik kazı gibi hakikaten öyle yani. Çünkü bazen de çok ustaca şeyler yapılmış çok böyle farklı işlemler yapılmış. Kaynak Geliştirme Daire Başkanlığının görev ve sorumluluklarında olmayan bir iş onun önüne gelmiş. Başka bir daireden gelmiş. O dairede yapılamamış. Böyle çok dolambaçlı maalesef dosyalar var. Çok dolambaçlı finans işleri var. Biz bunları tespit ettiğimiz oranda hem hukuk işlerimizde hem teftiş kurulumuzla yürütmeye çalışıyoruz. Birkaç dosya bulgurumuz var ve onlarla ilgili de savcılar suç duyurusunda bir tanesinde bulunduk. Diğerlerini de devam ettireceğiz. Yani kendi iç denetimimizi yaparak bu mücadeleyi sürdürmeye çalışıyoruz.”

'ATEŞE DAYANIKSIZ İTFAİYE KIYAFETİ İHALESİ...'

Basın toplantısında Serra Bucak’ın verdiği usulsüzlük örneklerinden bazıları dikkati çekti. Bunlardan biri Mezarlıklar ve Cenaze Hizmetleri Şube Müdürlüğü uygulamalarıydı. Basın toplantısında Bucak, “Kayyum döneminde aile mezarlıkları satışının çoğunluğunu, dönemin yöneticilerinin akrabalarına, kendilerine aile mezarlıkları olarak usulsüzce satmışlar. Bunlar da usulsüz satışlardan bir kere daha satış elde etmişler. Örneğin sekiz tane mezarlık alanı satın alan bir müdür, boş mezar kazıyarak kendisine tahsis edilen alanı 18 mezarlık alanına çevirmiş. Boş bir mezarlık böyle yapmış. Üzerini de kapatmış sanki içerisinde bir defnedilmiş bir kişi var diye. Oysa ki yok, boş. Ve buna benzer akıl almaz örnekler var kayyum yönetiminde” dedi.

İtfaiye erleri için alınan kıyafet ve teçhizatla ilgili olarak da Bucak şunları söyledi:

''Seçim gecesi, 31 Mart'ta bir yangın felaket yaşanıyor Diyarbakır merkezde ve iki itfaiye eri çok ağır yaralanıyor. Bir tanesi açılamayan apart yüzünden. Kayyum yönetiminde bakım ve onarımı yapılmayan itfaiye araçlarının o an hortumlarının açılamaması nedeniyle yaralanıyor. Çok uzun süren bir tedavi süreci oldu. Diğer itfaiye erinin de bu daha çarpıcı tabii, üzerinde itfaiye kıyafeti olmasına rağmen, maalesef sol tarafı yanmıştı. Bunun sebebini araştırdığımızda dediler ki, ihalede yer alan 1’inci sınıf kıyafet yerine 3’üncü sınıf kıyafet sipariş edilmesi geliyor. Bu üçüncü sınıf kıyafeti giren giyen itfaiye eri maalesef aylardır hala tedavi görüyor.”

KAYYIMDAN KALAN BORÇ NE KADAR?

Basın toplantısında, 1 Ocak 2017’den, 31 Mart sonrası mazbata alındığı güne kadar geçen süre içinde belediye gelirlerinin 17 milyar 83 milyon 216 bin Türk lirası olduğu, bunun yüzde 80’inin merkezden aktarılan pay olduğu ifade edildi. Aynı dönem içinde yapılan toplam harcama miktarının ise bu gelirin üzerine çıkarak 18 milyar 334 milyon 420 bin Türk lirası olduğu anlatılan toplantıda, kayyum yönetiminde harcama kalemleri gösterildi. Buna göre, harcamaların yüzde 41’i bina ve yol yapımının ağırlıkta olduğu sermaye giderleri kapsamında, yüzde 26.8’inin ise mal ve hizmet alımı kapsamında yapıldığı belirtildi. Harcamaların yüzde 27’sinin ise personel giderine aktarıldığı vurgulandı. Açıklamada, “kayyumlar döneminde sadece 185 milyon 379 bin Türk lirası borç ödemesi yapılırken yönetimimize bırakılan borç 3 milyar 745 milyon 491 bin Türk lirasıdır. Göreve geldiğimizden bu yana ödediğimiz borç 523 milyon Türk lirasıdır” denildi. Kadın, gençlik, kültür, kırsal kalkınma, sosyal hizmetler gibi alanlarla kent temizliği ve kültürel mirası korumanın da içinde olduğu çevre koruma hizmetlerine ayrılan toplam payın 1 milyar 348 milyon 563 bin Türk lirası olduğu bunun toplam harcamalar içinde yüzde 8’e bile ulaşmadığı vurgulandı.

Toplantıda, kayyumlar döneminde belediyeye ait 49 taşınmazın 25 yıllığına ücretsiz olarak diğer kamu kurumlarına devredildiği de anlatıldı. Yenişehir ve Kayapınar ilçelerinde de yaklaşık 100’er dönüm arazinin villa imarlı olarak, seçimlerden hemen önce protokol yapılarak ve mevzuata aykırı biçimde bazı kişilere tahsis edildiği ifade edildi. Açıklamada, ''İlgili devirler mevzuata aykırı ve usulsüz yapıldığından Belediye Meclisi tarafından iptal edilmiş ve ilgili tesislerin yapımı, devir işlemleri ve işlemleri yapan dönemin sorumluları hakkında gerekli inceleme ve soruşturma yapılması için her bir proje için ayrı ayrı İçişleri Bakanlığı’ndan müfettiş görevlendirilmesi talep edilmiş ancak talebimiz bugüne kadar yerine getirilmemiştir” denildi.

Toplantıda, bazı ihaleler hakkında bilgi veren Belediye Genel Sekreteri Emrullah Gördük, 31 Mart öncesinde 24 ihale yapıldığını bu ihalelerin yasal mevzuat aşılarak, ödeneğin üzerinde bir bedelle yapıldığını anlattı. Kayyum dönemine ilişkin kültür etkinlikleriyle ilgili de inceleme yaptığını söyleyen Gördük, “Yaklaşık 25 iş yapılmış. Bu işlerin tek bir sahibi olduğunu biliyorum. Altı ayrı firma üzerinden yapılmış ama aslında tek bir kişi olduğunu biliyoruz, buna karşın yasal olarak kanıtlayamıyoruz” diye konuştu.

'YAP-DEVRET BELEDİYECİLİĞİ'

Belediye Eş Başkanı Serra Bucak, belediye bütçesinin alt yapı bakım onarımı ya da iyileştirmeler yerine bina inşaatlarına ayrıldığını, bu binaların da seçim öncesi belediyeden alınıp başka kurumlara dağıtıldığını şu sözlerle anlattı:

“Belediye değil, yönetim diyoruz. Hakikaten halkın belediyesi olsa, halkın ihtiyaçlarını gören bir belediye olsa, 299 milyon TL'yi yap devret modeline harcamazdı. Yani başka kurumların sipariş ettiği üst binaları yaptırdığı ve sonradan yapılan üst binaların o kurumlara devredildiği... Evet belediyeye eliyle yapıyorlar, gençlik merkezi gibi böyle bu tür binalar belediye bütçesine yapılıyor. 299 milyon harcanıyor. 10’dan fazla üst yapı diğer kurumlara devrediliyor. Yani yap-devret, adeta bir taşeron belediyeciliği ya sanki bir müteahhit belediyeciliği. Diyorsunuz ya halka harcanmadı, nereye harcandı? Buraya harcandı işte. Bütçenin çok önemli bu 8 yıl boyunca neredeyse yüzde 40'ı aşan bir oranı yola ve betona harcanıyor. Yine bu üst yapılara harcanıyor ve bu üst yapılar başka kurumlara devrediliyor. Peki belediyenin kurumu diye gidip dinleneceğimiz bir yer var mı? Mesela alanın yok faydalanacağımız bir kreş var mı? yok. Sosyal hizmet merkezi, engelli merkezi var mı? Yok. Bütün bunlar yok ama, Gençlik Spor Bakanlığına devredilen MEB'e devredilen Halk Eğitime devredilen yerler var.

'5 MİLYONLUK KAYIP BÜTÇE'

Çok çok ortada yani neye harcandığı sosyal politikalara değil, yoksullukla mücadele değil, kültür sanata değil. Bu kültürel etkinlikleri harcadıkları da hep seçim dönemlerinde artan bütçeler onu söyleyelim. Mesela 2023'ün basın yayın bütçesinin yüzde 60'a yakınını ilk üç ayda harcanmış. Siz nasıl 2024 bütçesi ocak, şubat, martta, üç ayda yüzde 60'ını bitirirsiniz. Geri kalan dokuz aya yüzde 40'ını bırakırsınız. Çok belli ki 31 Mart yerel seçimleri için basın yayın bütçesinden kalemlerden seçim çalışmalarına paralar harcanmış. 2016'da atanan kayyum Cumali Atilla'nın da 2019'da aday olduğu süreçte bir bütçe harcanmış belediye kaleminden. 5 milyon bir bütçe harcanmış. Bununla ilgili bir mahkeme süreci var. Halk otobüsleri havuzundan bir yolsuzluk gerçekleşmiş kayıtları var, belgeleri var. Şu an ağır ceza mahkemesinde bir dava sürüyor. Bir tanığın ifadesine göre bu o dönemin kayyumu Cumali Atilla'nın seçim kampanyasında harcanmış.”

'ENKAZ DEVRALDIK'

Toplantıda, DEM Parti Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Rüştü Tiryaki, kayyum yönetimleri öncesinde kente yapılan yatırımlardan ve belediye hizmetlerinden söz etti. Tiryaki, “Bu kentin her musluğundan su içebilirsiniz, bu büyük bir alt yapı demek, 17 yıl içinde bunları yaptık. 50 sene sonrasına bile yetebilecek devasa parklar göreceksiniz. Surları ilk defa koruma altına aldık, çok büyük işlerdi bunlar, Diyarbakırlılar bunları anlatır. 2016’da darbe girişimi sonrasında belediyemize kayyum atandı, en talihsiz kısmı, mirası devraldığımız siyasi partilerle ilk kez kentlerin ihtiyaçlarını tartışmaya başlamıştık, 2016’dan bu yana halk bölgede hiç belediyecilik tartışması yürütmüyor, tartışma belediye hizmetleri değil” dedi.

Belediye Eş Başkanı Serra Bucak da kayyum yönetimleri boyunca su altyapısına yatırım yapılmadığını şu sözlerle anlattı:

“Musluktan su içen bir kentiz, bu çok kıymetli. Türkiye’de bilmiyorum böyle kaç kent vardır. Bu kadar temiz güzel bir kaynağı var ve bu 2000'lerin başından beri bizim belediyecilik anlayışımızın da besleyerek büyüterek getirdiği bir nokta. Ancak kayyum belediyeciliği döneminde tek bir tane yeni isale hattı için yani yeniden bir ishale hattı çekilsin, yeni sondaj kuyuları vurulsun ve kentin tamamına su verecek kapasiteye getirelim ya da işte kaçak ve kayıp sularla mücadele edelim deyip bir anlayış asla yapılmamış. Biz bu yaz bunun çok handikaplarını yaşadık, depolarımız bitti. Sekiz yıl boyunca tek bir ihale DİSKİ’den yürütülmemiş. Yeni içme suyu hattı, yeni içme suyu alanları yeni yatırım programları ya da işte biz neden bu kadar TEDAŞ'a elektrik borcu ödüyoruz? Dünyada pek çok ülke kendi enerjisini üretiyor. Bu bile bir yatırım olarak düşünülmemiş. Biz şimdi bunun için bir çalışmaya başladık Eğil ilçesinde.

Kayyum nedir sorusunun cevabı aslında, çokça cevabı var. Hakikaten bir enkazdır, gasptır, hak ihlalidir. Antidemokratiktir. Bir enkaz devraldık diyoruz. Yine sekiz aydır ve kayyumun tahribatlarını onarıyoruz diyoruz. Bir bakıma onarım tadilat belediyesi olduk diyoruz. Çünkü gerçekten kent merkezinden tutalım, yollardan kaldırımlardan, park bahçe çalışmalarından nereye elimize atsak kendi üst yapılarımız dahi atıl, kullanılmamış, az kullanılmış. Çünkü kullanılmaya değer görülmemiş. Oysa ki bu halkın yarattığı değerlerdi. Bunca yıldır böyle diye bütçesinden oluşturulan önemli bir akıllı oluşturulan yani toplumcu belediyecilik aklıyla, sosyal belediyecilik aklıyla, alternatif belediyecilik aklıyla, oluşturulan pek çok sosyal kurumumuz mesela atıl bırakılmış. Bunların bakım onarımından bahsediyoruz, ciddi bir bakım onarım işliyor üstlendik sekiz aydır.”

'SEKİZ AYDA BELEDİYE GELİRLERİNDE ARTIŞ NASIL SAĞLANDI?'

Bucak, toplantıda belediyede göreve gelmelerinin ardından yüzde 24’lük kaynak artışı sağladıklarını anlattı. Bunun için yeni kaynak yaratmadıklarını sadece iç denetimi işletmelerinin yeterli olduğunu şu sözlerle ifade etti:

“Biz 8 Nisan’da mazbatayı aldık. Kaynak Geliştirme Daire Başkanlığımıza dedik ki, işte elimizde ne var? Hayvan Borsası var, otogarlar var, otoparklar var. Sekiz yıl kayyum atanmamış olsaydı belki bugün başka kaynakları konuşuyor olabilir kuşkusuz. Ama bunların kontrolünü yapalım dedik. Sekiz aylık kontrolün ardından yeni bir yatırım alanı açmadığımız halde sadece yolsuzluğu engelleyerek, sadece muslukları kapatarak biz yüzde 24 gelir elde ettik. Bu önemli bir şey. Çok önemli bir gösterge bizim için. Yine Ulaşım Daire Başkanlığımız biz geldiğimizde iç denetim birimimiz bize dedi ki, bu ulaşım dairesinin atölyesinde bakım onarım giderlerinde çok devasa rakamlar var. Çok uçuk rakamlar var. Biz bunu anlayamıyoruz dediler. Yani anlıyoruz, biliyoruz. Bir denetimsizlik var, bir kontrolsüzlük var. Bir otobüsün birkaç defa aynı sebep yüzünden aynı yedek parça yüzünden bakımlarıma gitmesi var burada bir şüpheli durum var. Biz öyle bir kontrol mekanizması yarattık ki orada da ay be ay bu bakım onarım ücretlerini düşürdük. İşte kendi içerisinde tasarruf yapabilen denetim yapabilen ve kaynaklarını bu halk için harcayabilecek. 12 bin aileye kart desteği, sosyal yardım desteği, yine öğrencilere eğitim desteği. İlk defa üniversiteyi kazananlar için misafirhane kurduk. Kız Öğrenci Yurdu hizmetleri gibi. Yani bütün bu kaynakları hem tasarruf ederek hem yolsuzluğun önüne geçerek, elbette sosyal politikalara, kültür sanata, kadın politikalarına harcamak mümkün.”

'SEÇMENİN ÜLKEYLE DUYGUSAL BAĞINI KOPARTACAK BIR GİRİŞİM'

Toplantıda Rüştü Tiryaki, birkaç seçim üst üste oy kullanan ancak seçtiği belediye başkanı yerine her seferinde kayyum atamasıyla karşılaşan seçmenin duygusal bağının da koptuğu yorumunu yaptı. Kayyum atamaları için “En önemlisi Kürtler açısından, verdikleri oyu anlamsız hale getirmesi” diyen Tiryaki, “Belki de Kürtlerin bu ülke ile duygusal bağını kıracak bir girişim aslında bu” dedi. Kayyum atanan illere yaptığı ziyaretleri de anlatan Tiryaki, “İnsanlar ‘Niye hala parlamentoda vekillik yapıyorsunuz, belediyelerde kalıyorsunuz’ diyor. Bu sorularla karşı karşıya kalıyoruz. ‘Meclis’ten çekilin’ diyorlar. Bize oy vermiş insanlarla tartışmak zorunda kalıyoruz. Bu daha önce yaşadığımız bir şey değil. Sokaktakiler, iktidarın Kürdün iradesini yok saydığını söylüyor. Ancak biz bu mevzileri kolay kazanmadık, öyle kolay da terk etmeyiz. Çekilirsek, iktidar kendisine mutluluk için pay çıkarır” diye konuştu.

'KAYYIMLAR İLK ATANDIĞINDA YALNIZDIK'

Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Serra Bucak, bugün kayyım uygulamasının ülkenin tamamının gündemi haline geldiğini, siyasi partilerin bu uygulamaya karşı ortak tepki göstermesinin önemli olduğunu ifade etti. Türkiye Belediyeler Birliği’nin girişimlerini ve diğer muhalefet partilerinin desteklerini hatırlatan Bucak, geçmişte bu dayanışmayı bulamadıklarını şu sözlerle anlattı:

“2016'da ilk kayyumlar atandığında gerçekten, kayyum atanan belediyeler, bizler yalnızdık. Buralara neden kayyum atandı? Kayyum nasıl bir sistemdir ve neden anti demokratiktir? Bunu anlatacağımız bir mecrayı, dayanışacağımız siyasi partileri bulamadık o dönem. 2019'da da benzer bir süreç yaşadık. Adeta yalnız bırakıldık, bu sorun sadece Kürtleri ilgilendiriyormuş, bu burada bu siyasette olan insanları ilgilendiriyormuş algısı çıktı ortaya."

'YENİ ATANAN KAYYUMLARDA BİR DEĞİŞİKLİK GÖRÜYORUZ'

Bucak, geçmişten farklı olarak CHP’li belediyelere de kayyım atanmaya başladığını hatırlattı ve antidemokratik uygulamalara karşı ortak tepkiler gösterilmesini önemsediklerini anlattı. Serra Bucak, şunları söyledi:

''Bu dönem, 2024'te yeni atanan kayyumlarda bir değişiklik görüyoruz. Başta ana muhalefet partisi Cumhuriyet Halk Partisi olmak üzere hem Hakkari'den bu yana Van’dan bu yana aslında, Van'da da mazbata verilmedi biliyorsunuz, o süreçten bugüne Cumhuriyet Halk Partisi şehirlerde yan yana geldi DEM Partisi ile, bunun anti demokratik olduğunu ve seçilmişlerin belediyelerde olmasının önemine dikkat çekti ve bu bir parça yansımasını gösterdi. Başka siyasi partilerde de gösterdi. Başka siyasi partilerin genel başkanları da bu açıklamaları yaptı. Cılız da olsa, kısık da olsa bu cümleleri duymak önemliydi. Yine bizim kendi partimiz de eş genel başkanlarımız farklı siyasi partilerle bir araya geldi ve burada bir demokratik düzlemde bir araya gelmek yani partilerin bu paydada buluşabilmesi DEM Partisi ile dayanışabilmesi, kayyum atanan belediyelerle dayanışması... Nitekim bakın 2024'teki süreçte Esenyurt'a kayyum atandı yine Tunceli Ovacık Belediyesi'ne kayyum atandı. Bütün bunları iyi okumak lazım. Yine Ekrem İmamoğlu'nun Türkiye Belediyeler Birliğinde de bu konuyu gündeme getirmesi, Belediyeler Birliği olarak bu açıklamanın oradan da gelmesi, kayyumların önündeki yani kayyum maddesinin kendisinin bu demokratik düzen için uygun olmadığı ve kaldırılması yönünde Anayasa Mahkemesine götürülmesi taşınılması yönünde... Yani demek istediğim bu tartışmaların bugün yapılıyor olması önemli, evet geç kalındı, keşke ilk kayyım atanmasında bu tepkiler verilebilseydi. O dönem belki başka bir siyasal atmosfer hakimdi ama bugünün koşullarında bunların oluyor oluşu da bu bir araya gelmenin ortak cümleler kurmanın mümkün olması da çok önemli bizce."